...
mezarlarca ölü insan kurguluyorum bu kez
belki biraz olsun kurutabilirim, diyorum
insanlıktan pay aldığım ıslak duygularımı
yaşamak ne kadar bencil biri, diyorum kendi kendime
oysa ölmek hiç öyle değil
yaşamak başlı başına bir ihanet
büyüdükçe ihanet ediyoruz çocukluğumuza
ne hoyratça
oysa ölmek son derece kibar ve hoşgörülü biri
en büyük soyluluk unvanı olması buradan geliyor
soyluluk köklerle ilgilidir
ve kökler yerin altındayken canlıdır
o anda bir ölü yaklaşıyor yanıma
bunu kendim kurguladığım için korkmuyorum
insan kendi kurgusundan korkar mı hiç
siz bizi yeraltına gömmüyorsunuz, diyor
biz sizi yeryüzüne gömüyoruz aslında
yaşlı bir kadın kurguluyorum
beni tanıyormuş gibi bakıyor lirik gözlerle
bense onu hatırlayamıyorum o anda
ellerini uzatıyor
bu eller, diyorum farkında olmadan
bu eller artık buraya ait değil
gökyüzüne bakıyorum
bulutlar ateş rengine kızarıyor
bir kalp dolusu şiir yağıyor üstümüze
her kelimesi istanbul kokuyor
kadının yüzü ağlıyor
kadının yüzü sayfalarca ağlıyor
ben ağlamıyorum
bir leş kargası beni kurguluyor
kurguladığım her şeyi siyaha boyayıp gidiyor
HEPSİNDEN GİT
tamam tamam
çok fazla duygusallaştık
bu kadarına gerçekten gerek yoktu
yanlış giden şeyler yanlış yolda gitsinler
bundan sana ne
küçük kalmayı tercih edenlere ne diye kızarsın ki
hem küçük kalmak daha güzeldir belki
bende başka bir kurgu var
büyük ya da küçük olan ne varsa
hepsinden uzak ve huzurlandıran bir kurgu
yaklaş
insanlar tesadüf
hayatlar kahverengi bu hikayede
bu hikaye de başka bir hikayede
sana sır verenleri dinleme
sır verenler kalpazanlardır
bu ve bunun gibi kulağa hoş gelen ne varsa
hepsinden git
durdurmaya kimsenin gücünün yetmeyeceği
ve kimseye sesini duyuramayacağın kadar git
işte orada sadece kendi sesini duyacaksın
ego yok orada
insanlar yoksa ego da yok
umut yoksa acı da yok
bunlar gerçek
sevmek bilirim ben ama öğretemem
eski hikayelerimden biridir bu
bilirsin belki
kalbimi mezbahada unuttum ben
onun yerine beynimden bir parça koparıp
göğüs kafesime yerleştirdim
bilen bilir
bilmeyen zaten bu şiirin ne içinde
ne de dışındadır
hikayem hikayende yer arıyor şimdi
izin ver ona
küçük insanlarım var benim
irili ufaklı küçük insanlarım
al onları ve sevmek koy kalplerine
iyileştir
olması gerekenle ya da olasılıklarla değil
güzelliğinle iyileştir
elleri gülmek olsun
ve hayal kurmak olsun ayakları
gözleri müzik saçsın baktıkları her yere
ve şarkı olsun her bakışları
büyük olanı küçükten
iyi olanı kötüden
güzel olanı çirkinden ayıran yoksa eğer
orada huzur vardır
ama benim insanlarım bunu kabul etmezler
bilmezden gelirler benim küçük insanlarım
bilinmezden gelirler hep
eskiden çok üzülürdüm onlar için
sonra bir sabah üzülmek kayboldu
uzun bir süre boşluklara tırmandım
boşluklarca yükseklere tırmandım
sonra senin hikayeni duydum uzaklardan
şimdi aç bana o güzel hikayeni
hikayem hikayenin hikayesi olsun
biz olsun ve bizim olsun
kurguladığımız her şey hiçlikte yok olsun
hiçlik şiir olsun
adı da yeniden doğmak olsun.
TERS KÖŞE
çirkinleşmen gerekir bazen
her zaman olan bazı şeylere
ve bazen olan her şeye inat
çirkinleşmen gerekir
aynaya bakman gerekir
edilgenleşen bunca olay karşısında
öznelliğini koruyamayan suratına tükürmen gerekir
küfürler yağdırman gerekir
en ayıbından
kendi cehennemine körükle gitmen gerekir
günahlarına sarıl
günahlarını hor görme
paraya dokunduğun gün ellerin
sevmekten vazgeçtiğin gün kalbin kirlendi
işin de acı çekmektir senin, gücün de
işin gücüne gider, gücün işine gelir
hayat dediğin, iki ucu süslü zamazingo
gerisi zaman dışkısı
gerisi hayal meyal
dünyada aşktan bahseden bütün yazarlar yalancıdır
hem de kocaman birer yalancı
inanma onlara, sakın inanma
kimseye iyi davranma
kimseyle iyi geçinme
kimseye iyi görünme
gerçek iyiliğin ne olduğunu kavrayana kadar çirkinleş
kibirli bir insan ol
herkesten üstün olduğunu kurgula
mümkünse insanlarla göz göze bile gelme
ah insanlar
gözleri var onların, gözler tehlikelidir
yeterince çirkinleştikten sonra uyu
daha fazla uyu
en fiyakalı rüyalarda boğulsun gerçeklik algıların
güneşi gündüzden alıkoyan kargalar var
onları iyi dinle, onlar sana söyleyecekler:
gece olmadan gece olmaz.
KÖTÜ ŞİİRLER DE AĞLAR
şiir yazamıyorum demişken
niye yazamıyorum ki ben
aslında oturup adam akıllı düşünmedim hiç
belki biraz daha mutsuz olmam gerekiyor
biraz daha içip
zil zurna sarhoş olmam gerekiyor belki de
büyük bir çılgınlık mı yapsam acaba
algılarım çözünür belki o zaman
ya da siktir et
böyle iyi
gel gör ki mutsuzum be martı kardeş
sen biliyorsun beni
tamam
öyle acayip mutsuz biri değilim ama
mutsuzum işte
acayip mutsuz biri olmak kötü
güzel ama kötü
güzel olan şeyler kötü olur bazen
tabii
inanmazsan kalbine sor
aşkı anlatsın sana
ya da kafanın güzel olmasını düşün mesela
anlarsın o zaman ne demek istediğimi
insanlar anlamıyor
biz aylakça aşık oluruz
insanca değil
aşkı anlatmak demişken
yarın ne güzel bir gündü değil mi
keşke bitmeseydi
yarın da biter bazen
hem de hiç doğmadan biter
doğmadan biten yarınların şerefine
içelim martı kardeş
içelim ve şarkımızı söyleyelim
"kötü şiirler de ağlar"
KÖTÜ ADAM
bazı geceler ruhumun ateşi yükselir
çıldıracakmış gibi olurum
ama çıldırmam
sessizce süzülürüm zifiri karanlıkta
ve mükemmel bir kabus kurgularım
ben olmaktan çıkarım bir anda
şeytanlarımın yanına iner
onlarla sohbet ederim
çoğu insandan daha sıcaktır sohbetleri
hiç şüphesiz
onları asla göz ardı etmem
bunu hak etmiyorlar
göz ardı etmek büyük haksızlık
bunu göz ardı edilen herkes bilir
ama çok az kişi anlar
şeytanlarıyla konuşmayan insanlar
korkaklar ve alçaklardır
ruhlarındaki ateşi göz ardı ederler onlar
bu en büyük haksızlık olsa gerek
ben onlardan biri değilim
o yüzden buraya geldim
ve bu gece de aynı şeyi söylediler bana
yine aynı gerçek patladı suratımda
iyi bir adam değilsin sen
çünkü iyi adamlar baş edemez bu ateşle
artık anlıyorum tüm bildiklerimi
ve kabul ediyorum
kötü şiirler yazan
kötü bir adam olduğumu
ZAMANIN GEÇMEDİĞİ ZAMANLAR
inan ki zaman bazen geçmez
şimdi geçiyor
çünkü şu anda şiir okuyorsun
kabul etmek lazım tabii
berbat bir şiir okuyorsun şu anda
ama bu benim sorunum değil
benim sorunum olan başka şeyler var
mesela sahile vuran ölü bir deniz anası
geciken bir belediye otobüsü
ya da gazı bitmiş bir çakmak
bunun gibi sorunlar işte
ne diyordum
zamanın geçmediği zamanlar var
sen bu şiiri okurken geçiyor olabilir
ama ben bu şiiri yazarken geçmiyordu
evet evet evet
inan bana zaman geçmiyordu
hatta ben tam olarak bu dizeye geldiğim anda
ürpererek fark etmiştim bunu
gayet net hatırlıyorum
yazmaya başlarken bittiğinden eminim mesela
bak yine anlatamıyorum işte
yine olmadı
hep söylüyorum sana
bir türlü kabul etmiyorsun ki
ben şiir yazmayı bilmiyorum
ve sanırım hiçbir zaman öğrenemeyeceğim
ama eminim ki sen okumaya devam edeceksin
bir gün yazabileceğim umuduyla
ya da herhangi bir başka umutla değil
öylesine okuyacaksın
çünkü sen de buradasın
zamanın geçmediği yerde
aynı olmamışlığı
aynı yaşanmamışlığı
aynı yazılmamışlığı
ve okunmamışlığı paylaştığımız yerdesin
bu şiir senin adın
mathilda
SİYAH
bilinir ki rüyalar asla bitmez
sadece evren biraz değişir
ve yine bilinir ki evren değiştikçe uyanmak vardır
uyanmak sarılmak gibi beyaz değildir mesela
uyanmak yürümek gibi yeşil ya da uçmak gibi mavi falan da değildir
uyanmak tüm zamanlarda siyahtır
siyahı bize güzel gösteren şarkılar vardır mesela
sevilir o şarkılar
dinlerken tüm renkler dökülür ruhun en sessiz, en korkak, en bitkin köşelerine
siyahı güzel gösteren acılar da vardır mesela
sevilir o acılar
aslında o değil de
ben neden şiir yazamıyorum lan?
HİÇ
Gerçeğin anlamsızlaştığı yerdeyim artık,
Sonsuzun sıfıra dönüştüğü yerdeyim…
Düzensizlik son derecesine ulaştı.
Uzaktakiler ve yakındakiler;
Hepsi aynı, hepsi tek
Ve hepsi hiç…
Varlık yokluğun içine saklanmış,
Çürümeye başladı bile.
Bense titriyorum bir köşede…
Oturuyor muyum, yoksa ayakta mıyım?
Algılarım kilitlenmiş.
Ne korku, ne acı, ne de huzur;
Duygularım çalışmıyor artık…
Eylemsizlik için akıyor zaman.
İlerledikçe hızlanıyor,
Hızlandıkça savruluyor kelimeler…
Ve tüm özelliklerim siliniyor.
Tüm kurallar çiğneniyor.
Yerle bir oluyor fizik yasaları…
Farklı kavramlar eşitleniyor tamamen.
Hiçbir şey görmediğimi görüyorum.
Boyutsuz, şekilsiz ve renksiz evren!
Artık biliyorum;
Ya sen yoksun
Ya da ben yokum…