İnsanları kategorize ederek birbirinden ayırmak konusunda ünlü düşünür Karl Marx'ın eline su dökemem elbette ama benim de kendimce insanları kategorize etme yöntemlerim var. Aslında ilk dokunuşu ben yapmıyorum; insan, kendi cümleleriyle kendini ele veren bir hayvan sonuçta. Benim işim analiz ve sentez. Hep söylerim, şu hayatta en sevdiğim işlerden biridir “insanları inceleyen” insanları incelemek. Çünkü bir insanın beğenileri ve fikirleri, onun en iyi yansıtıcılarıdır. Tüm zaafları, tüm gerginliği oradadır. Tartışmaya açık olan her şeyde bol malzeme vardır. Fikirler ve beğeniler, tartışmaya açık olan saçmalıkların en eğlencelisidir.
Benim yöntemimde kelimeler önemlidir. Özellikle bazı kelimeler vardır ki onlar harika birer anahtardır. Mesela “olabilmek” eylemi. İnsanların “olabilmek” eylemini cümle içinde kullanış biçimlerine dikkat ederim. İki yaygın kullanımı vardır: Olasılık belirtmek veya muktedir olmak, becermek. “Ben istesem olabilirim,” diyenle “Umarım olabilirim,” diyenin gerginlik katsayısı farklıdır. Olabilmek eylemini egosuyla bağıntı kurarak kurgulayan insan, temenni ve tevazu ile kurgulayan insana göre oldukça gergin ve sıkıntılı bir karakteri yansıtıyor. Sıkıntıyı keşfettikten sonra, o kişiyle olan münasebetimi daha makul bir seviyeye çekebiliyorum. Çünkü yirmili yaşlarımın ilk yarısı, sıkıntılı insanları huzurlu zannetmekten dolayı yeterince ruh gıcırtısı yaşadı. Bir insanın gerginliğini ne kadar geç keşfederseniz, onu hayatınızdan atıp zihninizi temizlemeniz o kadar zor olacaktır. Oysa insanları hayatınızdan çıkarmak hoş bir şey değil. O yüzden erken teşhis önemlidir. Gergin insanlarla da muhabbet halinde olabilirsiniz, yeter ki onlardaki gerginliğin farkında olun ve ona göre davranın. Farkında olmak önemli ama farkında olamamak önemli değil. Ben de farkında olamayabilirim. “Olamadım” demekte de gizli bir bilgelik var. Bunun farkındayım mesela.
留言